30 Aralık 2008 Salı

telekom seferde

Telekom ahalisi, günahlarından arınmak için bir şeyler yapmaya karar verir. (Günahlar malum, çok.)

Hep beraber toplanıp, düşünür taşınırlar, para denkleştirip, hacca gitmeye karar verirler. Ordan biraz burdan biraz derken, yola koyulurlar, soluğu Mekke'de alırlar.

Hac dönemine henüz birkaç hafta vardır ve neler yapılması gerektiği ellerindeki kitapçıklarda yazılıdır. Yapılacakları bilmediklerinden, bu kitapçıkları okuyup çalışmaları gerekmektedir.

Günler günler geçer, günler çok hızlı geçer. Bugün okuruz, şu gün okuruz, yahu bugün şuraya gidelim, bugün kızıldenize inelim, bugün çöle gidelim, şu gün palmiyeler altında oturalım, hadi bugün de sinemaya gidelim, hadi bugün düğüne gidelim oynayalım derken, hac günleri gelir, bizimkiler hala kitapçıkları okumamışlardır. Son akşam panikle, bir kısmını okumaya çalışırlar. Hızla göz gezdirilir, önce not çıkartarak okuma alışkanlığı gecenin ilerleyen saatlerinde iki kere okusam yeter, biraz daha sonra, bir kere göz geçireyim yaparım, iyice sabaha doğru ise, birisi bana anlatsın'a dönüşür.

Sabah ağlamaklı bir kız sesiyle uyanır herkes, "eyvah geç kaldık, hadi kalkın." Henüz daha vakit vardır ancak panikle herkes uyanır. Ve kimin nasıl nerde duracağı, kimin önden gideceği konuşulur. Alkol kullanmayan arkadaşlar aralara serpiştirilir, diğerleri de "bilmediğim hareketleri bilenlerden bakar yaparım" der. Birkaç kişi de seçilip önden Arafat'a yollanır kı, güzel yerinden, kenardan, görünmeyecek bir kısımdan yer tutsunlar (görünmeyen bir yer varsa!!).

Arafat'a çıkarlar. Uykusuzluk hakimdir. İlk gün iyi kötü atlatılmıştır. Ancak ertesi gün hala yapılacaklar olmasına rağmen, ilk günü atlatmanın rahatlığı ile, o geceyi muhabbetle geçirirler. Geç bir saatte, aralarından birtanesinin aklına, taş toplamaları gerektiği gelir. Apar topar taş toplamaya çalışırlar ama son dakikalarda ortalıkta neredeyse hiç taş kalmamamıştır. Eldeki taşlara bakılır, fazla taşı olanlar, az olanlara biraz verir falan derken, ortalama bir değerde taşlar paylaşılır.

Ertesi sabah uyandıracak kişi seçilir, ve kalabalık olma ihtimaline karşılık, buluşma yeri seçilir. Sabah ancak birkaç kişi uyanabilir, buluşma yerine gittiklerinde hala büyük kalabalıktan ses seda yoktur. Telefonlar açılır, karşıdaki ses şöyle der;

"hacı ya bugün gitmesek mi?",
"biraz daha mı uyusak, ya da biraz geç mi gitsek?"
"ikinci tavaf'a, ikinci tura girsek olmaz mı?"

gidenler de cayar.

ikinci gün sabah, biraz daha panik vardır ilk günü kaçırdık diye. sabah yine buluşulamaz, telefon:

"hacı ben gitmiyim, siz benim taşları atıverin ya olur mu?"

birkaç gün böyle ziyan olduktan sonra, son gün panikle herkes mevcuttur, tek sıra halinde girerler sıraya, sıra önceden kararlaştırılmıştır. taşlar atılır, tavaf yapılır.

başarısız olduğuna inananlar seneye bir daha gelirim nolcak der. nasılsa vakit var daha.

telekom seferden döner, hacılar.

20 Aralık 2008 Cumartesi

Mezuniyet

Selam arkadaşlar nasılsınız, bu dönem doğru dürüst kimseyi göremeyip, görsem de pek konuşamadığımdan burda yazayım belki bir laf atan çıkar dedim :p

Yazma sebebim de birden aklıma gelen mezuniyet için birileri bir şeyler yapıyor mu? sorusu oldu. Yıllıktı baloydu ne kadar zamanda halledilen şeyler, ilgilenen birileri var mı ?

İkinci dönem daha sık:p görüşmek dileğiyle diyeyim, dönem bitmedi ama bana bitmiş gibi geliyor nedense.. neyse

8 Aralık 2008 Pazartesi

iyi bayramlar

nice mutlu bayramlar geçirmeniz dileğiyle...